Dosya Yükleniyor. Lütfen Bekleyiniz...



Facebook
Twitter
Başa Dön
  • Anasayfa >
  • Dünya onları konuşurken, Onlar da İstanbul’da konuştu!

Dünya onları konuşurken, Onlar da İstanbul’da konuştu!

6 Ekim 2011 , Perşembe 11:56
Dünya onları konuşurken, Onlar da İstanbul’da konuştu!

Doğuş Yayın Grubu bu yıl ikincisini düzenlediği Yeni Medya Düzeni Konferansı’nı 5 Ekim Çarşamba günü (dün) gerçekleştirdi. “Oyunda Kal” ana temasıyla İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirilen Yeni Medya Düzeni Konferansı’nda bu yıl temel olarak, internetin, bilginin demokratikleşme sürecine katkısı, eğlence ve iş dünyasında nasıl devrimler yaptığı ve nasıl değişimler yarattığı tartışıldı.

Konferansın ana konuşmacıları, yeni medyanın en sansasyonel isimlerinden, yayınladığı belgelerle dünyayı sarsan WikiLeaks sitesinin kurucusu Julian Assange ve kullanıcı kaynaklı içerik, ücretsiz bilgi paylaşımı ve sosyal medya deyince akla ilk gelen isim Wikipedia’nın kurucusu Jimmy Wales, dijital dünyanın bugünlere gelmesinde pay sahibi olan, yatırımları arasında twitter.com’un da bulunduğu risk sermayesi yatırımcısı Tim Draper (video konferansı), dünyanın önde gelen oteller zinciri Hilton ile benzersiz bir sanal 5 yıldızlı otel inşa etme konusunda anlaşan, online oyun geliştiricisi ve yayıncısı Perfect World başkan yardımcısı Alan Chen, dünyanın en büyük e-ticaret ağı Alibaba.com network’ünün gelişiminin yanı sıra, şirketin uluslar arası alanda büyümesinden sorumlu Başkan Yardımcılığı görevini üstlenen Brian A. Wong ve yeni medyanın kültür hayatına etkileri konusundaki uzmanlığıyla tanınan teknoloji kuramcısı, online oyun konusunda uzman ve aynı zamanda yazar Tom Chatfield idi.

Açılış konuşmasını Doğuş Yayın Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Erman Yerdelen yaparken, “Bugün yeni medya artık yeni medya değil, medyanın hatta hayatın ta kendisi” dedi.

Jimmy Wales; “Hükümetlerde girişimcileri elde etmek için gayret sarf etmeli ve sizin hükümetiniz de genç girişimcileri destekliyor”

Konferansın ilk konuşmacısı, Wikipedia Kurucusu Jimmy Wales oldu. Wales konuşmacı boyunca özgürce üretilen ve tüketilen bilginin geleceğin dünyasına etkilerini anlatırken, konuşmasına “free Access” kavramını açıklayarak başladı. Wales, Wikipedia’nın toplum arasındaki herkesin etkileşim halinde olmalarını sağladığını ve insanlara farklı bir bilgi deneyimi yaşattığını belirtti.

Wikipedia’yı rakamlarla açıklayan Wales, Wikipedia’nın aylık 408 milyon tekil ziyaretçisi olduğunu belirtti. Wales ayrıca yeni oluşumları olan Wikia’dan da bahsederek  yeni bir fikir ve insanların katkısına ve paylaşımına açık olduğunu ve insanların istediklerini yazabildiklerini belirtti.

Wales, konuşmasında şunları söyledi; “Tabletler ve mobil internet beni gerçekten heyecanlandırıyor, çünkü yer yerden bilgi erişimi sağlanabiliyor. Teknoloji gittikçe hızlanıyor. Her yıl daha önce aldığımızın yarı maliyetine yeni bir cihaz alıyoruz. Değişim o kadar hızlandı ki, 150 yıl öncesinde yaşanan değişim bu dönemde 15 yılda değişiyor.”

Uzay yolundaki kavramlara çok inandığını belirten Wales, sanal bir dünyada yaşanacağını düşündüğünü belirterek şunları söyledi; “İletişim dünyasında Skype ve Hotmail çok büyük sorunların çözümünü gerçekleştirdi. İş bağlantıları uluslar arası gerçekleşebilir hale geldi. Postanenin kalkacağını düşünüyordum, skype çıktı. Kütüphanenin kalkacağını düşünüyordum, artık yok oldu. Mahalle kavramı değişti, herkes oturduğu yerde bir internet sitesi kurdu. NASA fırlatma maliyetlerini yeni düzenle yarıya düşürdü.

Wales son olarak “Hükümetlerde girişimcileri elde etmek için gayret sarf etmeli ve sizin hükümetiniz de genç girişimcileri destekliyor” diyerek girişimcilerin birer kahraman olduğunu ve herkes için farklı bir toplum ve istihdam yarattıklarını belirtti.

Tim Draper; “İletişim dünyasında Skype ve Hotmail büyük bir boşluğu doldurdu”

Konferansın ikinci konuşmacısı, enmoda.com’un sponsorluğu ile, DHJ Network Kurucu Ortağı ve Yöneticisi, Twitter’in start up yatırımcılarından Tim Draper’dı. Draper, konferansa online video konferansı ile katılarak “Fikrim var, param yok” diyenlere yol gösterirken, online ekonomiyi, online fikirlerin finanse edilme süreçlerini, en iyi yatırımlardan örnekler vererek online dünyaya yatırım yapanların ilgisinin nereye yöneldiği hakkında bilgiler verdi.

Tim Draper, daha e-mail bile atamazken Hotmail’e yatırım yaptığını belirterek, açık iletişim kavramını başlatmış olduğunu söyledi. Tim Draper’a göre teknoloji sadece coğrafi sınırları aşmakla kalmazken, politik girişimleri de etkiliyor. Draper, teklif verip yatırım yapmadığı markalar arasında Google, Yahoo ve Facebook olduğunu belirtti.

Draper; “İletişim dünyasında, Skype ve Hotmail büyük bir boşluğu doldurdu” diyerek girişimcilere şu tavsiyelerde bulundu. Draper konuşmasını “Sıfırdan başlamaya korkmayın” tavsiyesini vererek ve tüm girişimcileri kahraman ilan ederek bitirdi.

Konuşmanın sonunda Draper’a soru cevap sırasında bir girişimci projesini sundu ve Draper’dan projesinin gerçekleştirilmesi için söz aldı.

Brian A. Wong; “Geleceğin ticareti bilgilerin paylaşımıdır”

Konferansın üçüncü konuşmacısı, Dünyanın en büyük e-ticaret ağı Alibaba.com uluslar arası alanda büyümesinden sorumlu Başkan Yardımcısı Brian A. Wong oldu. Konuşmanın sponsorluğunu sahibinden.com üstlenirken, Wong, internetin iş dünyasına ve ticarete etkilerini, e-ticaret potansiyelini ve en güncel trendlerini anlattı.

Wong sözlerine “Teknoloji hepimizi değiştirmeye başladı ve hepimiz karşı koyamayacağımız trendlerin takipçisiyiz” diyerek başladı.
Alibaba.com’un 1999 yılında 8 arkadaş ile başladığını belirten Wong, bugün dünya çapında çalışanı olduğunu belirtti. Wong sözlerine şöyle devam etti; “Alibaba.com’un bugün 68 milyon kayıtlı kullanıcısı, 450 milyon kayıtlı tüketicisi var. İşi büyüterek 8 milyon yeni iş olanağı sunduk. Alibaba.com’un misyonu, açıklık, şeffaflık, paylaşım ve sorumluluk çerçevesinde yeni bir iş modeli sunmak. Vizyonumuz ise veri paylaşımında en çok kullanılan şirket olmak. Bizim için önce müşteriler, sonra çalışanlar, sonra paydaşlar ve hissedarlar geliyor. 102 yıl yaşamak istiyoruz, çünkü 102 sıradışı yıl yaşarsak iki yüzyıl yaşamış olacağız. ”

Wong, “Alibaba evrensel bir isim olduğunu, her dilde hemen hemen aynı şekilde okunduğunu ve bunun için Ortadoğu’ya teşekkür ettiklerini belirtti. Ayrıca Wong, alibaba.com’un yansımalarına göre, Türkiye’nin doğu ve batıyı birleştiriyor oluşu online pazarda, e-ticaret davranışını belirlediğini belirterek, Türkiye’de 300.000 üzerinde kayıtlı kullanıcılarının olduğunu ve her ay 7.000 üzerinde yeni kullanıcı kazandıklarını söyledi.

Wong, geleceğin ticaretinin bilgilerin paylaşımı olduğunu, artık “0” bütçe ile iş kurmanın daha kolay olduğunu ve herkesin elinde outdoor reklamdan daha etkili olan sosyal medya olduğunu söyleyerek konuşmasını sonlandırdı.

Gelen soruları yanıtlayan Wong, Türkiye’ye her gelişinde, Türkiye’deki hükümetin e ticarete verdiği desteği gördüğünü belirterek, kendisiyle iletişime geçmek isteyenlere brain@alibaba.com mailini verdi.

Alan Chen; “Perfect World çok yakında Türkiye pazarında yer alacak”

Konferansa öğle arası verildikten sonra ilk konuşmacı olarak, online oyunlar konusunda en yetkili isimlerden biri olan Perfect World Entertainment CEO’su Alan Chen oldu. Oley.com’un katkılarıyla gerçekleşen konuşmada Chen, dijital oyun pazarının gelişen hacmi ile ilgili öngörülerini paylaşarak, yeni neslin oyunla etkileşimi ve reklamverenin dijital oyun algısı üzerine konuştu.

Alen Chen, ABD’deki oyun pazarında, Türkiye’dekinden farklı olarak PC oyunlarının daha popüler olduğunu belirtti. Chen, “Perfect World”un çok yakında Türkiye pazarında aktif olarak yer alacağının haberini de verdi.

Tom Chatfield; “Karmaşa arasında tekil olanı, özel olanı bulmak her zaman mümkün olmayabilir”

Öğle arasından sonra ikinci konuşmacı, yazar, teknoloji ve oyun kuramcısı Tom Chatfield oldu. Chatfield, hayatımızdaki medya yoğunluğunu, yeni medyada oluşan yeni kimliklerimizi ve medyayı doğru kullanmanın yöntemlerini anlattı.

Chatfield, yeni medyanın kendimizi ifade edebilmek için en doğru ve en çok imkana sahip olduğumuz platformlar olduklarını belirtti. Chatfield, “Karmaşa arasında tekil olanı, özel olanı bulmak her zaman mümkün olmayabilir, mesela Google akıllı kaynaklar edindi. Facebook ise araştırmak yerine insanlara ne istediğini sordu ve bu mükemmel bir fikirdi” dedi.

Chatfield, dikkat kavramını anlamak için on kilit kavram olduğunu belirterek şunları söyledi;
1. Duygu; çok çabuk unutuyoruz, hayatımızda çok rakamlar var. Dijital başarıların arkasında her zaman yoğun duygu var. En iyi ürün bir insanın yüzündeki duygudur ve ürünün başarısını gösterir.
2. Yolculuk; etkileşimli medya sonucunda ürün içinde yolculuk etmeye başlıyorsunuz. Eğer ürün iyiyse siz, başkalarını da bu yolculuğa davet edersiniz. Bu yolculuk, sizin yarattığınız hikayeye dahil edilmelerini veya sizin hikayenizin bir parçası olmanızı sağlıyor.
3. Kendini ifade etme; bu da yaratıcı kontrol ve dışarı vurmanın bir yoludur.
4. Hazsal ekonomi; hazın ve dikkatin değeri, bunun çoğaltılabileceği yönünde geliyor.
5. Kolektif inanç; Eğer inancınız olursa inanılmaz sonuçlar çıkartırsınız.
6. Teklik, kendine özerklik; bu karmaşa arasında tekil olanı, kendine özgü olanı bulmak her zaman kolay olmuyor.
7. Esrarengiz; insanlar kendilerine yalan söylediklerini bilirlerse, gerçek tam olarak söylenmezse, dijital dünyada tehlike oluşur.
8. “Less is more”; az aslında çoktur! Bir yandan gelecek için ürün tasarlarken, bir yandan da insanların bugünkü ihtiyaçlarına cevap verirsiniz.
9. Beslemek; yeni medya ile insanlar arasında duygu geçişini sağlayarak büyütmeye devam etmelisiniz.
10. Ölçmek; insan tüm şeylerin ölçeğidir, her şeyi ölçüyoruz.

Julian Assange; “Türkiye’nin Batı’ya kıyasla medyasından utanmasına gerek yok”

Konferansın son konuşmacısı ise büyük ilgiyle beklenen, dünyayı sarsan adam, Wikileaks kurucusu Julian Assange oldu. Ntvmsnbc.com’un sponsorluğunda göz altında bulunduğu evden video konferans ile konuşan Assange, Oğuz Haksever’în yönetiminde medyada ve bilgide demokratikleşme hakkında konuştu. Assange konuşmasını kısa tutarak, gelen tüm soruları yanıtladı.

Assange, yeni düzenle birlikte gazeteciliğe yeni bir kimlik kazandırarak, halkın medyadan beklentilerini kökten değiştirdi. Wikileaks projesiyle medya tekeli, devlet ve kurumların medya üzerindeki baskısı, sansür gibi konuları tüm dünyaya sorgulatan Assange, şu anda ev hapsinde bulunmasaydı Türkiye’de olmak istediğini belirtti.

Assange, gerçek ile reform yaratılamayacağını belirterek, gerçekle her şeyin değişemeyeceğini, değiştirme umuduna sahip olunabileceğini belirtti.

Türkiye’nin Batı’ya kıyasla medyasından utanmasına gerek olmadığını belirten Assange, ama kendi içinde utanç duyması gerektiğini, Türkiye’nin kendi içinde çözmesi gereken şeyler olduğunu belirtti.  Türkiye’nin ABD’nin istihbarat ajanslarından tamamen bağımsız olmadığını, ama Türkiye’nin istenen şeye hemen cevap veren bir ülke olmadığını, bunun da gurur duyulabilecek bir nokta olduğunu belirtti.
“Yalanların sağlamasını yapmıyor okuyucular. Yalanlara inanmak doğruyu soruşturmaktan daha kolay” diyen Assange, medya kartellerinin gerçekten büyük bir sorun olduğunu ve bazen kendi kendine medyanın dünyadan tamamen yok olmasının iyi bir şey olacağını düşündüğünü söyledi.

Bütün bunların altında bireylerin birbirleriyle ileteşebildiği bir ortam olacağını, dünyanın nasıl bir geleceğe doğru yol aldığını düşündüğünde, gazetecilikte son derece umutlu olduğunu ve iletişim, telekomünikasyon ve devlet yardımları sayesinde birçok perspektifi alabileceklerini belirtti. Assange; “Aşağıdan yukarıya gelen gazetecilik türü, yani insanların kendi deneyimlerini birbirleriyle paylaşabilmelerine fırsat veren bir teknolojiyle beraber devlet menşeli gazetecilik arasında birçok kutuptan perspektifleri bir araya getirecektir. Hem yöneten elitlerin bakışları hem de iktidara yakın olmayan kesinlerin de perspektiflerini hesaba katıp bize gösterebilecektir. Bunun mühendisliği de son derece zordur” dedi.

498 gündür ev hapsinde olduğunu belirten Assange, burada tutulma sebeplerinden henüz yargılanmadığını belirtti.

Assange, Wikileaks’İn 5. Senesi olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti; “Wikileaks 5 sene önce benim tarafımdan en zor bazı noktalara temas etmeye çalıştı. O zamanlar sansür, yani yayınlanmadan önce ve yayınlanmadan sonra son derece sansüre açık bu malzemeyi kamuya açmak fikriyle başladık yola ve bu zor bir işti. Biz hükümet belgeleriyle ilgileniyorduk. Bu ya bir gerçekti ya da yanlıştı. Tabii ki arada yorum kattığımız oldu. Temelde bastırılan, gizlenen, tehditlerle bastırılan bilginin medyaya, kamuya ve agresif saldırılara karşı bir cephe olarak ortaya koyduk. Buradaki saldırıların agresif olduklarını söylemeliyim. Evet başarılı olduk ama çok da acı çektik. Kurum olarak finansal bir ambargo altındayız. Hiçbir devlet söylemi beklemeden bizim bütün finansal desteğimiz sabotajlandı. Ben herhangi bir şeyle suçlanmadım. Ancak şimdi ev hapsindeyim."

“İnternet üzerinden serbest bilgi kabul edilebilir bilgidir ama en iyisi değildir, bunu nasıl yorumlarsınız?” sorusuna şu yanıtı verdi; “Üç esas model üzerinden giderek anlatılabilir. İnsanların bilgileri bir taraftan görüp bir taraftan reklamlarla aklını karıştırmak. Üçüncü olarak da bir şekilde insanların tüm işi yapmalarını sağlamak bilgiyi üretmeleri için, kendileri yapmak yerine tüm bu bilgiyi üretmesini sağlamak. Tüm bu problemlere rağmen Wikipedia gibi kuruluşlar yoğun bir şekilde bilgiyi yayıyorlar. Bilginin sadece bu şekilde mi üretileceğini söyleyebiliriz? Hayır. Bizim burada yapmamız gereken şey, farklı gündemleri bilgi oluşturacak gündemleri bir araya getirmek. önemli olan tüm bu motivasyon içeriklerini bir bilgi yelpazesi içersinde mümkün, ulaşılabilir kılmak.

Oğuz Haksever’İn; Türkiye ve küresel meselelerle ilgili sorular soracağım. Öncelikle Türk hükümeti ile ilgili Amerikan dış politikası ile ilgili…” sözlerine şu yanıtı verdi; “300 bin civarında bir materyalden bahsedebiliriz. Sırf bu meseleyle ilgili olan yayınları düşünürsek rafların olduğu bir odayı tamamen doldurabiliriz. Bu kitapların ne kadarı Türkiye ile ilgili? Daha diplomatik dalgalarla ilerliyor. 2004 – 2010 arasında yoğunlaşmış durumda. Türkiye, ABD tarafından bölgesel yükselen bir güç olarak algılanıyor. Türkiye jeopolitik bağlamda bir geçiş noktası üzerinde. Gerçekte literal bağlamda söylüyorum, coğrafik nokta Avrupa’nın Ortadoğu’yla, Asya’yla yine aynı şekilde Uzak Doğu’yla birleştiği nokta. ABD tüm bu bölgeleri etkileyebilecek bir üs olarak, cihaz gibi görüyor.
Bununla ilgili olarak son 6 aydaki çıkan materyallere bakın, bundan hareketle bile zaten görülebilir. Yine ilginç gelişmelerden biri Türkiye’de de şu, Türkiye’nin kendisini politik bağlamda bulması. Kendi bulunduğu yerde bağımsızlığı ile ilgili bir bağlam bir mantık buluyor. Tabii ki bu da İsrail’de alarm etkisi yaratıyor.

Assange; “Gazetecilerin önündeki en büyük engel, her konunun uzmanı olduğu izlenimine kapılıyorlar.”

Haksever, “Devletlerin gizli örgütlerinin başka devletlerdeki sorunlu yasadışı örgütleri destekledikleri konusunda yaygın bir düşünce vardır. Amerika tarafından zaman zaman desteklendiğine dair şikayetçi olurlar, ne dersin?” sözleri üzerine Assange, “Sanıyorum burada PKK’ya gizli destek verilmesinden bahsediyorsun. Türkiye için çok önemli bir konu. Ben PKK’nın Türkiye’yle çatışma konusunun detaylarını tam olarak bilmiyorum. Ben iki tarafta da istismarın fazla olduğunu görüyorum. Şiddet içeren her olayda beklenen durumlar. Türk halkının gizli bir şekilde militarize edilmiş bir düşmanı bilmeye hakkı tabii ki var. Amerika dünyanın her yerinde bu tip eylemlere karıştı.
Mesela Çin’deki bir durum Amerika için tehdit oluşturabilir mi, tabii ki oluşturabilir. Teknolojik açıdan oluşturabilir. İstatistiklere baktığımızda gördüğümüz şu, Amerika’nın askeri ve istihbarat operasyonlarına harcamasının onda birini kesseniz bu yeter zaten. Avrupa aslında bir süper güç, bunu çoğu insan söylemiyor. Bir yerde NATO diyebiliriz.”O

ğuz Haksever’in “Yalanlar savaşı doğurabiliyorsa, gerçekler barışı doğurmaz mı?” sorusuna “Medya kuruluşları üzerinde denetim mekanizmaları oluşturabilirsek, artırabilirsek, iktidardan zehirlenmelerini engelleyebilirsek demokrasilerde savaşı engelleyebiliriz. En azından bugüne kadar aldığımız yarayı hafifletebiliriz” diye yanıt verdi.

Biz gazeteciler çok mu safız?” sözü üzerine Assange; “Evet, bayım. Hepimiz safız. Gazetecilerin önündeki en büyük engel, her konunun uzmanı olduğu izlenimine kapılıyorlar. Bu gazeteciliğin ilk günahıdır. Bu tür bilgi dengesizliği temel anlamda bir çürümeye yol açıyor. Gazetecilik ile okur arasında kopukluğu başlatan bir çelişki. Kim bana bu konu hakkında doğruyu gerçeği verebilir diye etrafa bakıyorlar? Gazeteciler ekonomik bir işin içine giriyorlar. Bilgi sunuyorlar. Diyorlar ki, bu bilgi, okurun başka şekillerde ulaşabileceği bilgiden daha doğru ama ekonomik açıdan konuşursak, bilginin doğruluğu önemli değil, önemli olan okurun ikna edilebilmesi. Dolayısıyla, bu şöhretli gazeteciler bazı hikayeleri abartabiliyorlar, olmayan gerçekleri ortaya atabiliyorlar, anonim bir rivayet olarak ‘Bana şuradan şunu söyledi’ gibi veya uydurma fikirlerle çıkabiliyorlar. Okurlar bunun sağlamasını yapamayacakları için kendisine satılan ürünün doğru olup olmadığını öğrenemiyorlar. İkinci el araba almaya benziyor.
Batılı gazetecilik, Batı gazeteciliğinde tepeye çıkan en yüksek noktaya erişen gazeteciler bu ikinci el araba satanlar. Yalanların sağlamasını yapmıyor okuyucular. Yalanlara inanmak doğruyu soruşturmaktan çok daha kolaydır.
Bir keşif yaptığınızı düşünüp söylediğinizde bir akademik yayında, verilerin hepsi çevrimiçi yayınlanmalı ki, diğerleri bu araştırmayı sağlamaya sokabilsin. Böylelikle bilim adamları sizin yalan söyleyip söylemediğinizi anlayabiliyor. Yalan söyleyenler mi? Onları da bırakalım, halkla ilişkiler ajansları ilgilensin!

 


Medya
GALERİ

Yorum Yazın