Dosya Yükleniyor. Lütfen Bekleyiniz...



Facebook
Twitter
Başa Dön

İnternet “Çevremizi” de değiştirecek

18 Haziran 2011 , Cumartesi 12:00
İnternet “Çevremizi” de değiştirecek

Saygın bir bilim adamı ve araştırmacı olan Gulio Boccaletti, okuyucularıyla, bu muazzam kolektif bilgi şebekesinin, çevre sorunlarını ele alış biçimlerimizi de nasıl etkilediğini paylaşıyor.

Ortak eylem nasıl gerçekleştirilir, nasıl organize edilir ve dünyadaki çevre sorunları söz konusu olduğunda, bilim karar alma süreçlerini nasıl etkiler? İşte bu konulardaki fikrimi, bu sorulara verdiğim cevapları, internet tamamıyla değiştirdi. İnternetin öneminin üç noktada karşımıza çıktığını söyleyebiliriz. Birincisi, ortak bir eylem hattı oluştururken karşılaşılan sorunların aşılmasına yardım eden bir platform işlemi görüyor. İkincisi, disiplinlerarası konuları bir süzgeçten geçirip ortak bilinci tek bir konu üzerinde yoğunlaştırmamıza yardım ediyor ve üçüncüsü bilimin üzerinde farklı tür bir baskı yaratıyor. Çünkü internet, karşımıza çıkan her sorunla uğraşıyor, her şey onun ilgi alanına giriyor.

Öncelikle, internetin bir platform olarak sunduğu imkanlar üzerine bir şeyler söyleyelim. İçinde yaşadığımız dünyanın ortak değerleri, zenginlikleri, varlıkları –su kaynakları, atmosferdeki karbon, toprak ve okyanuslar, tropikal ormanlar vesaire- ulusal sınırların ötesinde şeylerdir ve bu yüzden, bunların idaresi ve kullanımı ile ilgili kararların tepeden inme ve merkezi olarak alınması çok zordur. Ne var ki, yukarıda zikrettiğimiz bu dünya zenginlikleri ile alakalı konuların hepsi enformasyon ağlarında tartışılıyor. Bu enformasyon ağları – sadece bilgiye erişimi sağlamasının ötesinde – eğer uygun bir şekilde kullanılabilirse, bilgi ve eylemi bir araya getiren, buluşturan bir platform yaratma imkanını sunuyor. Dünyada çevre konusunda uygulanan politikaların birbirine uyumlu hale getirilmesi gibi kısa vadeli kazanımlar bir yana, dünyanın hemen her yerinde vuku bulan şey tam da yukarıda anlattığımız durumdur.

Çevre sorunlarına deva: İnternet

Şirketler ve hükümetler çevre ile ilgili faydalı işler yapıyorlar – ki buna genellikle “yeşil ekonomi” deniliyor – ve bahsettiğimiz ağları da bu amaçla kullanıyorlar. Bugün içinde yaşadığımız şöyle bir dünya; Pakistan’ın İndus ovalarında devasa sulama sistemlerini kullanan ya da Avustralya’nın Murray-Darlin havzasında yaşayan çiftçiler internet üzerinde ne kadar su kullanabileceklerini takip edebiliyor, bütün tarım faaliyetlerini planlayabiliyorlar. Brezilya ya da Endonezya’daki tropikal ormanları koruma programları – ki sera gazı etkisini azaltmanın önemli unsurlarından biridir – dünyanın farklı bölgelerinde kullanılan haritalandırma tekniklerinden faydalanılarak hazırlanıyor. İnternet platformları, daha verimli çalışan, akıllı şebeke sistemleri kullanarak enerjinin nasıl tüketilebileceğine dair milyonlarca fikri bir araya topluyor. Hava durumu ile ilgili bilgiler dünyanın herhangi bir yerinde işlevsel amaçlarla kullanılabiliyor. Ve ilk defa, örneğin okyanusların karbon emilimini artırmak gibi, dünya iklimine büyük çaplı müdahaleler yapılması düşünülüyor. Bu tür fikirlerin gündeme gelebilmesinin nedeni internet vasıtası ile dünyanın küçüldüğünün ve herkesin bu tartışmalara katılabileceğinin düşünülmesi. İşte bugün böyle bir dünyada yaşıyoruz.

Ayrıca geride bıraktığımız son on yılda, internetin karşı karşıya kaldığımız gerçek sorununun ne olduğu konusunda ortak bir fikir, ortak bir bilinç yaratılabildiğini de gördüm ve bu bana bir kez daha bilimin kitlelere ulaştığında nasıl güçlü bir araç olabileceğini gösterdi.

Kolektif Akıl Nelere Kadir?

Eskiden elimizde devasa bir veri ve teori yığını vardı, ancak bu veriler ve teoriler sadece işi dünya ile ilgili araştırmalar yapmak olan bir avuç insanın elinde toplanmıştı. Biliminsanları tek bir hikaye ortaya çıkarabilmek için çok sayıda karmaşık tablo, grafik, haritayı – mesela dünya üzerinde sıcaklığın ve rüzgarların dağılımı, toprakların kullanımı ve jeoloji ve buzullarla ilgili tabloları vesaire – bir araya getirip bu bilgi ve teori dağını inşa ettiler. Teorileri farklı disiplinlerin çalışmalarına dayanıyordu ve dünyanın nasıl bir yer olduğunu, daha da önemlisi yer kürenin dinamiklerinin nasıl işlediğini ve nasıl değişeceğini anlamaya, açıklamaya çalışıyordu. Bu büyük, meşakkatli ama eksik kalan, bir çabaydı.

Ancak sıradan insanların büyük bir kısmı için bu çabanın pek bir anlamı yoktu. 1958 Dünya Jeofizik Yılı ilan edilmişti – bir nevi; “haydi dünyaya küresel sorunlar pek bir anlam ifade etmiyordu; yerküreyi en fazla bir şirketin logosu olarak kullanılabilecek bir şey gibi görüyorlardı. Büyüt boyutlarda sayısız sürecin ve olayın yaşandığı ve bunların iç içe geçtiği bu gezegen birçok insanın gündelik hayatlarında pek de önemsediği bir şey değildi. Dünyaya en fazla bir saklama kabı ya da hayatımızda yer alan ama kendisi pek değişmeyen bir şey gözüyle bakılıyordu ve neticede hep burada olduğu ve hiçbir yere gitmeyeceği düşünülüyordu.

Ancak küresel enformasyon ağlarının ortaya çıkması ile birlikte bu durum tamamen değişti. Herkes, verilere ve teorilere ulaşmaya başladı. Bilim insanlarının yardımı ve aracılığı olmadan fikirler etrafta uçmaya ve insanlar tartışmaya başladı. Ve dünyanın farklı özelliklerini gösteren renkli haritalardan, bin bir zorlukla oluşturulan veri setlerinden mürekkep bu bilgi ve veri dağı birdenbire kimsenin malı olmayan, herkesin keşfedebildiği interaktif bir alana dönüşüverdi. Gezegenimizin (ve bizim oynadığımız rolün) siyasi, sosyal ve ekonomik çıkarları temsil ettiği bir alandı bu.

İnternet sayesinde bu zamana kadar görülen en büyük sosyal farkındalık ve sosyal bilinçlenme yaşandı: insanlar, hükümetler, şirketler – hemen hemen aynı anda – dünyanın bir akademik soyutlamadan ibaret olmadığını, yerkürenin kendisiyle etkileşim içinde olduğumuz, gündelik faaliyetlerimizin onu etkilediği ve onunda bizi etkilediği bir varlık olduğunun farkında vardı. İnternet, post-modernizmin önemli düşünürlerinden Lyotard’ın “dünyanın yeni bilgi kuramı” olarak adlandırabileceği, bireylerin değil kolektif aklın tartışarak ürettiği bir şey yarattı.

Üç kardeşler: ekonomi, toplum ve bilim

Son olarak internetin biraz da bilim üzerindeki etkisine değinelim. Bir bilim adamı olarak yer bilimi disiplininin sınırlarının ne olduğu kavratılarak eğitildim. Ki bu yaklaşım insana en başından gezegenin karmaşık yapısından kaynaklanan bazı bilinmezlerin zaten var olduğu hissini veriyor. Ancak, binlerce yer bilimcinin çalışması ve herkesin bilgiye ulaşabilmesi neticesinde gelişen, kolektif bilinçte kristalize olan dünyaya dair yeni bir kavramsal yaklaşım ve entegre model, bilimin yanıltmak zorunda olduğu bir çok önemli soru ortaya atıyor.

Yerkürenin bir araştırma nesnesi olmaktan çıkıp, herkesin keşfettiği interaktif bir alan haline gelmesi ile birlikte bilim de daha işlevsel ve uygulamaya dönük işler yapmaya zorlanıyor – ki bu noktada ekonominin talepleri, toplumun sorunları ile bilim aleminin sınırları birbiri ile çatışmaya başlıyor. Rüzgar tribünlerinin nereye kurulacağı, rüzgar akımlarının tropikal bölgelerden kazandığı ivmenin büyük bir kısmını nerede bırakacağı sorusuna verilebilecek cevap ile alakalıdır. Ya da hidroelektrik santrallerinin altyapılarının ne kadar uygun, ne kadar sağlam olduğu dünyadaki hidrolojik çevrimin ne kadar kararlı bir yapıya sahip olduğunu bilip bilmememize bağlıdır. Karbonun tutulması ve saklanması doğrudan jeoloji ve biyokimya bilgimizle alakalı bir konudur.

İklim değişikliği karşısında nasıl bir planımız olması gerekir? Nereye ve neye yatırım yapmalıyız? Hangi yeni teknolojileri kullanmamız gerekir? Bunlar bilimin cevaplaması gereken sorular. Şu anda karşı karşıya olduğumuz sorun, bilimin vereceği cevapların ve elbette sahip olduğumuz bilginin de, internet ortamında gündelik dile, pratik hayata tercüme edilirken yitip gitmemesidir.

 

Kaynak

Yazı: Gulio Boccaletti

Fizikçi, atmosfer ve okyanus bilimcisi, McKinsey şirketinde araştırmacı

EKOIQ

Yasal Uyarı: halklailiskiler.com sitesinde yayınlanan yazılı ve görsel içeriğin tüm hakları halklailiskiler.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi herhangi bir içeriğin tamamı izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alınan içeriğin bir bölümü halklailiskiler.com’a link verilerek kullanılabilir.
Yorum Yazın