Prof. Dr. Aydemir Okay; "İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Türkiye'nin iletişim alanında eğitim veren ilk eğitim kurumu"
İletişim Fakülteniz hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Hangi bölümler yer alıyor?
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Türkiye’nin iletişim alanında eğitim veren ilk eğitim kurumu olma özelliği taşıyor… 1950’de kurulan kurumumuz, 1980’e kadar “Enstitü”, 1980’den itibaren “Yüksekokul” statüsünde eğitim verdi. 1980-1982 tarihleri arasında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksekokulu adını aldı. 1982’de eğitim süresi 4 yıla çıktı. 1983-1984 öğretim yılında doktora eğitimine başlayarak kendi öğretim elemanlarını yetiştirmeye başladı. Fakültemiz, 1992’de İletişim Fakültesi adını aldı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi bugün, 3 bölümde yaklaşık 3000 öğrenciye lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim veriyor: Halkla İlişkiler ve Tanıtım, Gazetecilik ve Radyo-TV ve Sinema Bölümlerinde. Fakültemizde, öğrencilerimizin derslerde öğrendiklerini birebir uyguladıkları 7 uygulama birimi bulunuyor:
1986′da yayına başlayan İletim Gazetesi medyaya başarılı gazeteciler yetiştirmeye devam ediyor. 1989′da, basın-yayın eğitimi alanında ilk haber ajansı olan ”İÜ Haber Ajansı”, 2012’de “İÜ İletişim Fakültesi Haber Merkezi – İHABER” adını aldı ve modern bir haber merkezi olarak faaliyetlerine devam ediyor. İnternet üzerinden yayına başlayan İstanbul Üniversitesi Akademi TV web sitesinde, stüdyolarımızda üretilen kısa filmler, belgeseller, TV programları ve haberler yayınlanıyor. Öğrencilerimiz, İÜ İletişim Stüdyolarında, ülkemizdeki yer alan profesyonel stüdyoların sahip olduğu en son teknolojiye sahip donanımla, Hollywood filmleri kalitesinde çekim, kayıt ve montaj yapma imkânı buluyor.
Fakültemizin radyosu “Radyo İletişim”, 1993’ten bu yana yayın yapan, tamamen öğrenci odaklı bir eğitim radyosu… FM 103 frekansından yerel yayına başlayan Radyo İletişim, bugün yayınlarını internet üzerinden tüm dünyayla paylaşıyor. Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümümüzün bünyesinde kurulan “Atölye Simetri”, öğrencilerimize, halkla ilişkiler ve reklam alanlarındaki teorik bilgileri birebir uygulamaya geçirme fırsatı tanıyor. 2011’de kurulan Atölye Simetri’de öğrenciler sektörün nabzını tutuyor, gelişmeleri yakından takip ediyor ve stratejik değeri yüksek üretimler yapıyor. Fakültemizin bünyesinde kurulan İletişim Sanal Galerisi ise ülkemizde, geçmişten günümüze kadar ilk defa bir galeri olarak, "gerçek zamanlı 3 boyut" kavramıyla internete adapte edildi. Bu sayede, müzenin aslında bulunan materyalleri, aslına uygun olarak birebir çizimi yapılmış haliyle görülebiliyor. Var olan objelerin, tam zamanlı etkileşim ile bilgilerine ulaşılmasına fırsat tanıyor.
Prof. Dr. Aydemir Okay; "Ülkemizde iletişim fakülteleri, yeterli eğitim kadrolarıyla çalışamıyor"
Türkiye'de iletişim fakültelerindeki eğitimler yeterli mi?
Yeterli olduğunu söylemek oldukça zor… Türkiye’de bugün iletişim fakültelerinin sayısı yaklaşık olarak 70 civarındadır. Çok büyük bir kısmı eğitim vermekte ve bir kısmında ikili eğitim bulunmaktadır. Bu sayıda fakülteye yetkin öğretim elemanı yetiştirmek çok kolay değil… Ülkemizdeki iletişim fakülteleri, yeterli eğitim kadrolarıyla çalışamıyor. Bu nedenle eğitim kalitesi de yeterli düzeye erişemiyor.
Öte yandan iletişim fakültelerinden her yıl ortalama 20 binden fazla öğrenci mezun olarak iş hayatına atılıyor. İletişimle ilgili tüm sektörleri göz önünde bulundurursak, ihtiyaç duyulan iş gücü miktarı, iletişim fakültelerinden mezun sayısının çok çok altında. Aradaki bu sayısal fark bir yandan birçok işsiz mezun anlamına geldiği gibi, aynı zamanda öğrencilerin eğitimleri sırasında geleceğe dair umut ve motivasyonları için olumsuz bir etki yaratıyor.
İletişim fakültesinden mezun olan öğrenciler iş hayatında kendilerine yer bulabiliyorlar mı?
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi olarak, yapılanmamızı, öğrencilerimize mezuniyet sonrası çalışmaya başlayacakları profesyonel kurumlarda sanki uzun zamandır çalışıyormuş izlenimi yaratacak teorik birikim ve pratik deneyim kazandıracak şekilde oluşturduk. Bu amaçla, öğrencilerimiz kendi alanlarına yönelik zorunlu branş derslerinin yanı sıra seçmeli derslerle de profesyonel iletişim alanına hazırlanıyorlar. Ayrıca, gerçek bir profesyonel anlayışla çalışan uygulama birimlerimiz bünyesinde bizzat çalışarak, profesyonel iş hayatına gerçekçi şekilde hazırlanıyorlar.
Mezunlarımız, günümüz toplum yapısında en çok gereksinim duyulan çekirdek kadroyu ve vasıflı elemanları oluşturduklarından, iş olanakları açısından zengin, ulusal ve uluslararası güncellik açısından da seçkin bir mesleğe adım atıyorlar.
İletişim fakültenizin iş dünyası ile ortak projeleri var mı?
Şu anda eğitim alanında iş dünyasından faydalanıyoruz. Mesela Kurumsal İletişimciler Derneği bu konuda Fakültemize oldukça büyük destek vermektedir. Aslında eğitim-öğretimin sorunlarına o kadar gömüldük ki, açıkçası iş dünyası ile ortak projeler üretme konusunda kısmen yeterli olmadığımızı düşünüyorum.
Prof. Dr. Aydemir Okay; "İletişim fakülteleriyle iş dünyasının hiç olmadığı kadar bir araya gelme ihtiyacı var"
İletişim fakülteleri iş dünyasından, iletişim sektöründen neler bekliyor?
İletişim fakülteleriyle iş dünyası hiç olmadığı kadar bir araya gelme ihtiyacının olduğunu düşünüyorum. İletişim fakültelerinde, özellikle belli bir birikimle uzun süredir bu eğitimi vermeye çalışan köklü iletişim fakültelerinde, profesyonel iletişim alanının her yönü ve unsuruna yönelik bugüne kadar yaratılan olağanüstü zenginlikte literatür, öğrencilere aktarılıyor. Bu fakülteler aynı zamanda literatürü daha da geliştirmeye ve zenginleştirmeye yönelik akademik çalışmalar yapıyorlar. İş dünyası da var olan deneyimlerine her geçen gün yenilerini katıyor. Artık iletişim fakülteleri ve iş dünyası daha fazla bir araya gelerek teorik ve pratik alanda ürettiklerini birbirleriyle daha fazla paylaşabilecekleri etkin mekanizmaları geliştirmeli, geliştirilenleri daha da iyileştirmeliler.
Öte yandan geçtiğimiz günlerde rastladığım bir örnek iki taraf arasındaki ilişkiyi tekrar düşünmemiz gerektiğini benim açımdan yeniden gündeme getirdi. Halkla ilişkiler alanında insan kaynağı arama üzerine çalışan bir oluşumun twitter hesabında, “halkla ilişkiler uzmanı” adıyla “fuar stand görevlisi” arandığını gördüm. Halbuki, profesyonel iletişim alanlarına ait tüm yapılan profesyonel çalışmalar, belli bir bilgi birikimiyle, stratejik, analitik, yönetsel ve sanatsal yönleri de olan bir anlayışla icra edilen entelektüel işlerdir. İş dünyasının artık profesyonel iletişim alanlarını “ciddi bir meslek” gibi algılaması gerekir. Bu gibi alanlara yapılan işe alımlarda daha dikkatli olmalı ve bu alanlarda gerçek nitelikler, yeterlilikler aramalı.
Bu nedenle iletişim fakülteleri ve iş dünyası çok daha fazla bir araya gelmeli…
Halkla ilişkilerin tanımını yapar mısınız?
Rex Harlow’un tanımı, en kapsamlı halkla ilişkiler tanımı olarak biraz daha öne çıkmaktadır. Bu tanımı paylaşmama izin verin… Rex Harlow 1970’lerin ortalarında, 65 uzmandan elde edilen ve 472 farklı halkla ilişkiler açıklamalarından özetleyerek bir tanımlama çalışması yapmıştır. Yaptığı tanıma göre, “Halkla ilişkiler, bir kuruluşla hedef kitlesi arasındaki karşılıklı iletişimi, anlayışı, kabulü ve işbirliğini oluşturmaya ve sürdürmeye yardımcı olan, sorun ve problemlerin yönetimini içeren, kamuoyuna cevap veren, kamuoyunun bilgilendirilmesi için yönetime yardımcı olan, kamu yararına hizmet etmek için yönetimin sorumluluğunu tanımlayan ve vurgulayan, eğilimleri önceden tahmin etmeye yardımcı olmak için bir erken uyarı sistemi gibi hizmette bulunan, değişikliklerden etkin bir biçimde faydalanmak için yönetime yardımcı olan ve başlıca araçları olarak ahlaki iletişim tekniklerini ve araştırmayı kullanan ayrıcalıklı bir (iletişim) yönetim(i) fonksiyonudur.”
Bu tanım, hala birçok bakımdan geçerli bir tanımdır.