Prof. Dr. Şahin Karasar; "Sürdürülebilir karşılıklı öğrenme ortamı yaratan bir eğitim anlayışı ile etkileşim ve disiplinler arası paylaşımın üst düzeyde olduğu bir eğitim yapısı kurgulamaya çalışıyoruz"
İletişim Fakülteniz hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Hangi bölümler yer alıyor?
Maltepe Üniversitesi İletişim Fakültesi bünyesinde Görsel İletişim Tasarımı, Gazetecilik, Halkla İlişkiler ve Tanıtım (İngilizce ve Türkçe öğretim programına sahip iki farklı bölüm olmak üzere) ve Radyo Televizyon ve Sinema bölümlerinde lisans eğitimi veriyoruz. Ayrıca Radyo, Televizyon ve Sinema ve Pazarlama İletişimi yüksek lisans ve İletişim Bilimleri ve Halkla İlişkiler ve Tanıtım doktora programlarımız bulunuyor.
İletişim Fakültesi olarak araştıran, eleştiren ve sorgulayan; alanında fark yaratma çabasında olan, soruları ve sorunları geniş bir çerçevede yorumlamaya çalışan iletişimciler yetiştirmeyi hedefliyoruz. Bu amaçla, sürdürülebilir karşılıklı öğrenme ortamı yaratan bir eğitim anlayışı ile etkileşim ve disiplinler arası paylaşımın üst düzeyde olduğu bir eğitim yapısı kurgulamaya çalışıyoruz.
Prof. Dr. Şahin Karasar; "Disiplinler arası yaklaşımın genel olarak eğitim programlarına hakkıyla yerleşmediğini düşünüyorum"
Türkiye'de iletişim fakültelerindeki eğitimler yeterli mi?
Fark yaratma çabasını taşıması gerektiğine inandığım iletişim eğitiminde disiplinler arası bir yaklaşımın temel alınmasının ve müfredatın buna göre hazırlanmasının önemli olduğuna inanıyorum. Ancak iletişim fakültesi mezunu olmama ve iletişim fakültesi dekanlığı yapmama rağmen disiplinler arası yaklaşımın genel olarak eğitim programlarına hakkıyla yerleştirilemediğini ve bu nedenle de iletişim eğitiminin lisans düzeyinde tam anlamıyla "kaynakların israfı" olduğunu düşünüyorum. İletişim fakültelerinin önemli bir istihdam alanı olmaya devam eden medyanın ihtiyaçlarına uygun elemanlar yetiştirme çabaları, buna karşılık medya sektörünün iyi çalışan tanımını “teknik mesleki donanım” düzeyi ile sınırlandırmalarının lisans düzeyinde kapsamlı, disiplinler arası ve eleştirel eğitim programlarının oluşturulmasında önemli bir engel oluşturduğu inancındayım.
Aslında hem medya (reklam, sinema, televizyon, radyo) hem de hizmet (halkla ilişkiler ve tanıtım) sektöründe iletişim dışındaki alanlarda eğitim alarak gelmiş olanların daha üretken ve birikimli olduğunu söylemek ve gözlemek zor değil. Örneğin tarih, siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler, ekonomi, sosyoloji vs alanlardan geniş bir donanımla gelenler iletişimin her alanında daha üretken olmaya yatkın adaylar oluyorlar. Hal böyle olunca da, iletişim eğitiminin 4 yıllık lisans kısmı "yalan" oluyor. İletişimin mesleki eğitimle halledilebilecek operasyon kısmı ise (kurgu, ışık, ses, kamera vs) zaten iki yıllık mesleki eğitimle (meslek yüksek okullarında) halledilebilecek bölümü.
Peki ne/nasıl olacak iletişim eğitimi? Bence iletişim sadece lisansüstü düzeyde (yüksek lisans ve doktora) çok sınırlı, sorumlu (sosyal medya etiğinin belletilmesi açısından) ve ağır (ciddi) bir program olmalı.
İletişim fakültesinden mezun olan öğrenciler iş hayatında kendilerine yer bulabiliyorlar mı?
İletişim fakültelerinin ve mezunlarının sayılarındaki artış dikkate alındığında daha görünür hale gelen yüksek rekabet ortamı öğrencilerin bilgi birikimlerini, hayat görüşlerini ve yaratıcılıklarını geliştirmek adına daha çok çaba göstermelerini gerektirmektedir. Düşünsel ve teknik donanıma sahip, yaratıcı, yeniliklere açık, eleştirel düşünebilen ve insiyatif alabilen iletişim fakültesi mezunlarının eğitim gördükleri alanlarda kendilerine yer bulabildiklerine inanıyorum. Bu da doğal olarak beraberinde iletişime ve iş hayatına geniş bir çerçeveden bakabilmeyi, alışılagelmiş geleneksel medya ve iletişim sektörünün yanında teknolojik ve sosyal değişimlerin istihdam alanlarında yarattığı dönüşümleri anlamayı ve takip etmeyi de getiriyor.
İletişim fakültenizin iş dünyası ile ortak projeleri var mı?
Çok paydaşlı, disiplinler arası yaklaşımı güçlendiren, medya ve iletişimin diğer alanlarla etkileşimini artırma imkanı veren farklı projeleri ve öğrencilerin bunlara aktif katılımına öncelik veriyoruz. Özellikle sosyal sorumluluk projeleri bizim için iletişimin farklı düzeylerde etik boyutunu vurgulamak açısından önemli yer tutuyor.
Üniversite bünyesinde yer alan Sokakta Yaşayan ve Çalışan Çocuklarla Araştırma ve Uygulama Merkezine düzenli olarak gelen çocuklarla birlikte çeşitli medya (fotoğraf, sanat, film ve radyo ) projeleri yürütüyoruz. Daha önceki yıllarda Uluslararası Af Örgütü, Üniversitemiz bünyesindeki İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi ile birlikte İnsan Hakları için İlk Adım: Ben Yapmam Televizyon Projesini gerçekleştirdik. Yine İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi ile birlikte bir belgesel projesi ve İz TV ile birlikte ortak televizyon projeleri yaptık. Dersler kapsamında her dönem farklı alanlarda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşların iletişim kampanyalarının geliştirilmesi ve zenginleştirilmesi için destek veriyoruz. Fakültemiz bünyesinde bulunan Filmmor Belgesel Atölyesi de öğrencileri dersin gereklerini yerine getirme çabasından uzak bir ortamda üretime teşvik etmeyi ve medyayı kendi seslerini ve sözlerini duyurabilecekleri bir ortam olarak görmelerine katkı sağlıyor.
İletişim fakülteleri iş dünyasından, iletişim sektöründen neler bekliyor?
Mektepli – alaylı ayrımı her ne kadar eskisi kadar güçlü olmasa da iş hayatının kendi gerçeklerini “eğitim” ile anlaşılamayacak ve açıklanamayacak gerçekler olarak sunmaya devam ettiğini düşünüyorum. Bu anlamda sektörün iletişim eğitimine ve iletişim fakültesi mezunlarına bakışının değişmesinin, mezunların sadece teknik donanımla gelerek sektörün hızlı işleyişine sorgulamaksızın entegre olmasını beklemenin ötesinde onları içerik ve işleyişte toplumsal anlayışın, sosyal sorumluluk bilincinin ve etik yaklaşımın gelişmesine katkı sağlayacak bireyler olarak görmeleri çok büyük önem taşımaktadır. Hemen hemen bütün iletişim fakülteleri ders programında yer alan zorunlu staj bu anlamda ortak bir anlayışın gelişmesi ve uygulanması alan açabilir.
Ayrıca, iletişim ve medya sektörünün dışında kalan iş dünyasının da iletişimi kurumsal öncelikler arasında düşünmelerinin de hem iletişim mezunlarına hem de iletişim alanına multi-disipliner bir bakış açısının gelişmesine katkı sağlayacağı inancındayım.
Halkla ilişkilerin tanımını yapar mısınız?
Halkla ilişkiler, kişi ve kurumların hedef ve faaliyetlerini hedef kitle olarak tanımladıkları gruplarla paylaşmak, sürdürülebilir bir güven ve karşılıklı etkileşim ortamı yaratmak üzere gerçekleştirdikleri iletişim faaliyetlerinin bütünüdür.
Eklemek istedikleriniz...
İletişim fakülteleri olarak gündelik hayatın her alanında giderek daha önemli bir yer tutan sosyal medyanın duyarlı, etkin ve etik kullanımı konusunu öncelikli olarak gündemimizde tutmalıyız diye düşünüyorum.