Çağlar boyunca en çok sorgulanan konu bu sanırım. Nasıl karar veriyoruz? Akılla mı duygularla mı? Duygusallık ya da mantıklı insan olmak ile ilgili bir ayrım değil bu, tamamıyla beynin karar verme mekanizmasıyla alakalı bir durum. Nörobilimci Antonio Damasio’nun bu konuda Tedtalks’da yaptığı konuşmasını izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
Damasio özetle diyor ki; akılla verilen bir karar duygu ile desteklenmediğinde net bir sonuca ulaşmıyor. Bir kaza sonucu amigdala yani bilinçaltının kalesi ile beynin ön korteksi arasında ki bağlantı koptuğunda yani duygunun merkezi ile mantığın merkezi arasındaki sinirsel bağlantı kesildiğinde kişi mantıklı olarak düşünüyor ama seçenekler arasından seçim yapıp karar veremiyor. Konu ile ilgili çok fazla kaynak var, araştırırsanız daha detay bilgilere ve hikayelere ulaşmanız mümkün. Damasio’nun Descartes’in Yanılgısı adlı kitabında; duygu ve his yoksunluğunun, aklın çalışmasını ve sosyal davranışları nasıl aksattığını açıklıyor. Okuyucuyu insan beyninde bir keşif gezisine çıkaran ve akılla hislerin zihinde nasıl bir araya geldiğini irdeleyen bu kitap, on dokuzuncu yüzyılda beyin zedelenmesi sonucu davranış tarzı kökten değişime uğrayan Phineas Gage'in öyküsüyle başlayıp Damasio'nun dünyaca tanınmış laboratuvarında incelediği çağdaş vakalarla devam ederek, duyguların akılcı insan davranışındaki rolü üzerinde duruyor.
Nöral pazarlamanın da temellerinden biri olan bu soru ve Damasio’nun yayını kararlarıma daha bilinçli bakmamı sağladı. Çünkü ben, hayatın kendi seçimlerimizden olduğuna inananlardanım. Ancak; bu karar duygu ile desteklendiğinde, güçlendiğinde bizi istenilen sonuca doğru sürüklediğine inanırım. Tutku ve inançla desteklenmeyen hiç bir mantıksal kararın başarılı olmadığını özel hayatımda da, iş hayatımda da çokça görmüşümdür. “Herkesin doğrusu kendine” lafının doğruluğuna bu sebeple inanırım.
Kağıt üzerinde alınan kararın; ustaca bir liderlikle ve motivasyonla desteklenmediğinde yok olup gittiğini çokça görmüşümdür. Ya da tam tersi, girişimci ruhların hırsla yarattıkları duygusal tutkuların mantıkla kağıt üzerine oturtulamadığı durumlardaki çöküntülerin derinliğini de bilirim.
Sadece çaba göstererek öğrendiklerimiz, dikkat verdiklerimiz değil, bilinçaltımıza sinen farkında olmadan elde ettiğimiz verilerde eş düzeyde hayatımızı yönlendiriyor. O yüzdendir ki; mantığın çıkış yolu tekken, kişiden kişiye değişen bilinçaltı kayıtları sonucu etkiliyor.
İnsan tecrübelerinden süzüldükçe daha hızlı karar alıyor. Önemli bir konuda risk almada gösterilen cesaret, en kötü durum senaryosunu düşünüp, alacağım riski öncelikle tanımlamak, benim karar mekanizmamı tetikliyor. Kötü ya da iyi sonuçlar insanlığımı geliştiren dersler ama esas beni yoran sonuca kadar geçen süreci yönetmek. Bahar aylarında kritik kararlar verilmemesi gerektiğini vurgulayan bilim insanları var, oysaki; Sezen’in dediği gibi daha kaç bahar var ömrümüzde bilemezken karar almadan durmak mümkün mü? Hayatı ertelemeden ve duygularınızı hor görmeden karar alın arkadaşlar. Karar almak; hayata akmak, biraz kafa tutmak, çokça tutkuyla bağlanmak demektir.
Yelda İpekli LinkedIn hesabına ulaşmak için lütfen tıklayın
Yelda İpekli Twitter hesabına ulaşmak için lütfen tıklayın
Yelda İpekli Facebook hesabına ulaşmak için lütfen tıklayın
Yelda İpekli Instagram hesabına ulaşmak için lütfen tıklayın