yelda@yeldaipekli.com
En çok okunanlar listelerinde hala “insanın insan olmakla buluşmasına” dair kitaplar en üst sıralarda. Dünya tarihinin hiçbir döneminde bu kadar yoğun, “insanlığı” aradığımız, anlamaya çalıştığımız bir dönem olmadı.
Son 10 yıla baktığımızda; MODAdaki akımlar insan gelişiminin özeti gibi... Çicek çocuklar gibi, minimalizim gibi sosyal akımlarla şekillenen moda tanımları yerini bireyselliğin vurgulandığı, kendini tanımlamaya yönelik tanımsızlıklara bıraktı. Y kuşağı ile birlikte, “marka sadakati” kavramı yok olmaya başladı. 60’ların modası, 70’lerin modası dediğimiz ve bir yılı kapsayan moda akımları günümüzde neredeyse tek bir tweetle, tek bir görselle değişmeye başladı. Asi ruhumuz, özgür ruhumuz hiçbir “icon’u” kabul etmez durumda. Birine benzemekten çok, kendimiz olma telaşlarındayız. Moda; markaların sihirli değneyiydi, şimdilerle herkes içsel dönüşümünün etkisiyle kendi sihirinin büyüsünde.
Teknoloji yaşam alanlarımıza gireli çok olmuştu ama, giyilebilir teknoloji ile birlikte, Moda’nın fonksiyonel olma zorunluluğu da hissedilmeye başlandı. Günümüzde sadece şık olmak, sadece farklı olmak yetmez oldu. Moda, artık çok daha fazlası olmak zorunda. “DIY” (do it yourself) trendi varlığını en çok moda da gösterdiği kesin. Nasıl dekore edeceğimi, nasıl giyineceğimi ve nasıl yaşayacağımı MODA SÖYLEYEMEZciler, “DIY” ile birlikte “bu benim tarzım, benim stilim” boşvermişliğine geçtiler.
Lüksün “ulaşılabilir” olması ile birlikte artık “satın almak-sahip olmaktan“ çok “ait olmak, özgün olmak, deneyimlemek” önem kazandı hayatımızda. Ve işte bu ruh hali MODA içindeki tüm oluşumları da etkiledi. İnovatif olan, özgün olan, size ait herşey “in”, size dikte edilen, kalıplarla tanımlanan her şey “out”...
Moda kavram olarak dilimizden düşmesede gözümüzden düştü bence.
Yelda İpekli LinkedIn hesabına ulaşmak için lütfen tıklayın
Yelda İpekli Twitter hesabına ulaşmak için lütfen tıklayın
Yelda İpekli Facebook hesabına ulaşmak için lütfen tıklayın
Yelda İpekli Instagram hesabına ulaşmak için lütfen tıklayın