
Geçtiğimiz bir ay boyunca dış iletişim etkinlikleri gibi içeridekiler de tavan yapmış olmalı.
Yıl sonu partileri, hediyelerle ve kartlarla yeni yıl kutlamaları, yemekhanede dağıtılan yılbaşı kurabiyeleri, yıl sonu hedefine koşturan toplantılar, yılı değerlendirme buluşmaları, hediye çekilişleri, ofis süslemeleri... Herkes bütçesine göre birşeyler yapmıştır mutlaka. “Bu işlere bütçe ayıramıyoruz” diyerek en baştan vazgeçtiyseniz, şikayet etmeye devam edebilir, veya hemen bu yanlıştan dönerek bu hafta içinde henüz başlamış 2013’ü kutlamak için bir yol bulabilirsiniz. (Bkz. İç İletişim, Bütçeler ve Tutku)
Şimdi bu iç iletişim faaliyetlerinin muhasebesini yapalım:
Etkinlikler, gücünü nereden aldı? Mesajları nelerdi?
İnsan Kaynakları yaptı, Genel Müdür duyurdu mu? Veya ajansınız organize etti de hepiniz misafir mi oldunuz? Sadece en pahalı şarkıcıların şovlarıyla eğlenip, hemen ertesi gün hayatınıza devam mı ettiniz? Hala konuşuyor, etkisini sürdürüyor musunuz? Yoksa herhangi bir pahalı etkinlik yapamadık, diye üzülüyor musunuz?
Attığınız taş, kaç kuş vurdu? En az bu hediye/etkinlik kadar, iletişimi de planlandı mı? Plana uygun iletişimi yapıldı mı? “Çalışanınıza dokunan tüm araçlar (e-mailler, duyurular, davetiyeler, hediyeler, başvuru formu, eğitim kataloğu, izin formu…) elden geçirilmeli, mesajları, gizli mesajları kodlanmalıdır” demiştik. Davetiniz nasıldı? Dekorlar ne diyordu? (Bkz. Soruların gücü)
Bu etkinliklerin sürprizi neredeydi?
Çalışanı şaşırtan, kalbine dokunan, canlandıran organizasyonlar manen daha fazlasını (aslında madden de daha azını) gerektirir. (Bkz. İç İletişim şirketler için çok önemli bir fonksiyondur)
Bu hediyeler, duyurular, partiler çalışan kitlenize göre farklı özellikler taşıyor muydu?
İstanbul ve İstanbul dışı, merkez ve şubeler, X kuşağı ve Y kuşağı gibi farklı gruplardan çalışanlarınıza hitap edebildiniz mi?
...
Bu gibi soruları çoğaltabiliriz.
Bu gibi soruları planlama aşamasında kendimize sorabiliriz.
https://twitter.com/idiltrkmngl