hakan@senbir.gs
Bizim sektörde yazılı olmayan ama uygulamada oldukça geçerli şöyle bir kural vardır. Tatile gittiğiniz yer ne kadar yakınsa, iş için aranma ihtimaliniz de o kadar fazlalaşır. Örneğin eğer tatil için Amerika’ya gitmişseniz, insanların sizi iş için arama ihtimali belki yüzde 1’dir. Ancak tatile gittiğiniz yer İtalya ise, bu oran % 20’lere çıkabilir. Yurt içinde tatil yapıyorsanız, size % 40’ın garantisini verebilirim. Eğer tatilinizi değerlendirdiğiniz yer İstanbul ise yandınız; zira işten aranma oranınız % 60’dan aşağı olmayacaktır. Bir kez, bir yaz zamanı, biriken yıllık iznimden iki gün kullanıp hafta içinde İstanbul’da dinlenmeye kalktım. Hiç unutmam sabah akşam ajanstan aramışlardı. Keyifle okuyacağımı düşündüğüm kitabımı bile doğru dürüst bitirememiştim.
Oysa tatiller sanıldığından çok daha önemlidir. Çünkü insan, tatillerde “iş dışındaki kendisi”ni bulur. Çünkü insanın iş dışında bir başka kendisi de vardır ve bu kişinin ruh hali “işteki kendisi”ni güçlü kılmak için rahatlamak zorundadır.
Bu düşüncemi marka teorileri üzerinden anlatayım:
David Aaker markayı 4 boyuta ayırır:
1. Ürün olarak marka
2. Kurum olarak marka
3. Kişi olarak marka
4. Sembol olarak marka
İnsan da marka gibi çok boyutludur. Meslek uzmanı olarak insan, yönetici olarak insan ve bir de özel kişi olarak insan vardır. Nasıl markanın her boyutu farklı değerlendirilmek durumunda ise, insanın da her boyutu farklı değerlendirilmelidir. İş hayatı açısından bakarsak, meslek uzmanı olarak ayrı bir insan vardır karşımızda. Bu boyut altında onu, mesleki bilgi ve becerisi ile değerlendiririz. Yönetici olarak insanı ele aldığımızda başka değerlendirme kriterleri ile bakmamız gerekir; çünkü insanın yönetici boyutu ayrıdır. İnsanın özel kişi olarak boyutu ise bambaşkadır. İnsan babadır, annedir, evlattır, eştir, arkadaştır... İnsanın iş insanı boyutları nasıl belirli alanlardan besleniyorsa, insanın özel boyutu da yine belirli alanlardan beslenir. Tatiller işte bu alanlardan biridir.
İş hayatında şu soruyu sıklıkla duyarız:
“Hafta sonları çalışıyor musunuz?”
Bir profesyonelin bu soruya vereceği cevap açıktır:
“Gerektiği takdirde elbette çalışıyoruz”.
Cevap açıktır. Önemli bir iş için, bir profesyonel elbette her zaman erişilebilir olmalı ve cevap vermelidir. Ancak “önemli” nedir? İşte buna da o soruyu soran karar vermeli.
Eğer sürekli çalışılsaydı, “hafta içi” ve hafta sonu” diye ayrı kavramlar olmazdı. “Hafta içi” insanın iş insanı boyutunun ağır bastığı, “hafta sonu” ve “tatiller” ise özel bir kişi olarak insan boyutunun ortaya çıktığı zaman dilimleridir. Her şeyi yerinde değerlendirmek esastır. Özetle, “işte iş, tatilde tatil” demeliyiz. Her yerde iş diyerek bir yere varamayacağımızı “Interbrand küresel 100 marka” listesindeki yerimizden görüyoruz.
Tatil faydalı bir iştir. Özellikle de iş hayatı için... Çünkü daha zinde bir iş insanı için, iyi yaşanmış tatillerin etkisi büyüktür.
İyi bayramlar.
İyi tatiller.