Artık hayatımızdaki pek çok kavramın başına bir “e” harfi ekleniyor. E-devlet, e-Türkiye, e-Avrupa, e-dönüşüm. Bu “e” harfi, aslında tüm yaşamımızın elektronikleştiğinin, yani değiştiğinin en önemli göstergesi. Bilgisayar ve iletişim teknolojileri ile gelen bu değişim, hayatın tüm alanlarında daha az zamanda, daha kolay ve verimli işler yapmak anlamına geliyor.
İletişim sektörü e-dönüşümle birlikte kabuk değiştiren sektörlerin başında yer alıyor. Bundan 25 yıl önceki iş yapış yöntemlerimiz bu dönüşümle birlikte artık tamamen değişti. Örneğin geçmişte basın bültenlerini basına yollamak biz iletişimciler için başlı başına büyük bir olaydı. Bir bülteni hazırlamak için ilk yaptığımız şey haberle ilgili fotoğrafları çekmek ve bunları fotoğrafçıya baskıya yollamak olurdu. O arada bültenimizi daktilo ile yazar, haberi yollayacağımız basın mensuplarının isimlerini ve adreslerini etiketlere çıkartıp zarfları hazırlar, fotoğrafların baskıdan gelmesini beklerdik. Fotoğraflar geldikten sonra da sıra bunları şehrin farklı yerlerinde bulunan gazetelere servis etmeye gelirdi. O dönemlerde bir basın bülteni en iyi ihtimalle ancak bir günde basın mensubunun eline ulaşabilirdi.
Haberimiz basına ulaştıktan sonra da sıra takip aşamasına gelirdi. Her gün sabah tüm çıkan gazeteleri satın alarak hem kendi haberimizin çıkıp çıkmadığına, hem de basında rakiplerimizle ilgili çıkan bir haber olup olmadığına tek tek bakardık. Bu da her gün en az iki saat vaktimizi alırdı. Ay sonunda basında çıkan haberlerimizle ilgili üst yönetime rapor hazırlamak için ise yine çok zaman harcardık.
Bugün tüm bu işleri teknoloji sayesinde büyük bir hızla yapıyoruz. Artık yapacağımız haberle ilgili dijital fotoğraf makinelerimizle bir çok fotoğraf çekip içlerinden en iyilerini anında bilgisayarımıza aktarıyoruz. Fotoğraf makinelerimizin olmadığı noktada en son teknolojiye sahip cep telefonlarımız imdadımıza yetişerek bizler için kurtarıcı oluyor. Basın bültenlerini bilgisayarda hızlıca yazıp, yollayacağımız medya kuruluşuna göre öne çıkaracağımız noktaları belirleyebiliyoruz. Artık tek bir tuşa basarak bilgisayarımızda kayıtlı olan yüzlerce kişiye anında bültenimizi ulaştırabiliyoruz. Basında ve internet ortamında çıkan haberlerimiz bize bir tuş uzaklığında. Eskiden saatlerce zaman harcayıp hazırladığımız raporlar dijital olarak bülten takibi yapan ajanslar sayesinde şimdi çok kolay ve hızlı hazırlanıyor.
Geçmişte haberimizi basında çıkaramadığımız zaman karalar bağlardık. Şimdi ise bir çok alternatifimiz var. Yazılı ve görsel basında haberimiz yer almadıysa intenet ortamında kendi haberimizi yayınlayabileceğimiz başta sosyal medya olmak üzere bir çok seçenek var. Hepimiz kendi medyamızın patronu olmaya başladık. Artık hiç bir şey gizli kalmıyor. İyi ve kötü haberler bir kaç dakika içinde milyonlarca kişiye ulaşıyor.
Bu dijital dönüşümle birlikte medya organları da kabuk değiştirmeye başladı. Yazı işlerinin ‘Kumanda Merkezi’nde iPad, mobil ve web editörleri olmaya başladı. Dijital medya basının kılcal damarlarına nüfuz etmeye başladı. 24 saatte bir çıkan gazeteler yerine, yedi gün 24 saat, her an her yerde olan veya olmak zorunda kalan yayın organları var.
Kısacası iletişim dünyası büyük bir hızla değişiyor, dijital teknolojiler iletişimin doğasını da dönüştürüyor. Gelecek bu büyük dijital dönüşümün avantajlarını yaptıkları işe en iyi ve doğru şekilde yansıtmak için kendisini sürekli olarak yenileyen, birikimini yeni mecraların dinamizmi ile birleştirebilen iletişimcilerin olacak. Farkı dijital olarak dönüşebilenler yaratacak...