Üniversite yıllarımda hem okuyup, hem de çalıştım. Bu konuda erken yol almaya başlamamın her zaman iş ve özel hayatıma değer kattığına inanırım. Ege Üniversitesi’nde Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü’nde birinci sınıf öğrencisiyken okulumuzun İzmir Halkla İlişkiler Derneği ile yaptığı ortak bir konferansta görev almam, bu konuda başlangıç yapabilmem için önemli bir adım olmuştu. Bu konferansta görev alarak o dönemde İzmir’de bu işi yapan profesyonellerle tanışma fırsatı buldum. Düşünün öğrencisiniz çalışmak istiyorsunuz ama yolun çok başında olduğunuz için çevreniz yok ve kendi olanaklarınızla bunu yapma şansınız da yok. Bu durumda konferansta görev almak yeni insanlarla tanışmak için çok güzel bir fırsattı benim için. İşte ilk olarak o konferansta tanıdım o dönemde İzmir Halkla İlişkiler Derneği Başkanı olan Salim Kadıbeşegil’i. İdealist, ne yapmak istediğini bilen ve bunu karşısındakine iyi anlatan tarzı ile biz öğrencilerin hemen dikkatini çekmişti. Hepimiz onun gençlere yaklaşımı, işine olan sevgisi ve heyecanından çok etkilenmiştik.
Sonra da hemen o yaz yollarımız bir kez daha kesişti. İzmir Alsancak’ta okuldan bir arkadaşımla gezerken bir yandan da nasıl hem çalışıp hem okuruz diye sohbet ediyorduk. Birden aklıma gelen fikirle Salim Bey’in o zamanlar Genel Müdürlüğü’nü yaptığı Hipp Bebek Mamaları’na hadi bir uğrayalım dememin iş hayatımın başlangıcı olacağını bilemezdim tabii ki. Bugün bile bunu nasıl yaptığımıza dair kendimize şaşarım hala. Hipp Bebek Mamaları’nın bulunduğu ofisin kapısını çalıp, biz Salim Bey’le görüşmek istiyoruz demek ya özgüven patlamasıydı ya da cahil cesaretiydi herhalde. Sanıyorum bir toplantısı vardı. Sekreteri aracılığı ile kendisi ile görüşmek istediğimizi öğrenince, biraz beklersek toplantı sonrası bizimle görüşeceğini iletmesi, işe alınmışız gibi mutlu etmişti bizi. Yarım saat kadar bekledikten sonra kendisi ile görüşme fırsatı bulduk. Hiç eveleyip, gevelemeden yaz döneminden başlayarak çalışmak istediğimizi, bize uygun bir iş verip veremeyeceğini çok doğrudan sorduk kendisine. Sanırım bu direkt yaklaşımımız hem onu şaşırtmış hem de bir anda bizi diğer öğrencilerden farklı kılmıştı. O da bize hemen Hipp Bebek Mamaları’nda ürün hostesti olarak belli bir maaş karşılığında çalışabileceğimizi söyledi. Ben bu kadar çabuk işe alınmamıza mutlu olacağıma, kendisi ile bir de pazarlık yaptım. “Bu işte mamaların tanıtımını yapmak mesleki anlamda bize çok şey öğretmez. Bize halkla ilişkilere dair ne zaman, ne öğretebilirsiniz?” diye sorunca; gülerek siz isteyin yeter ki, söz size özel zaman ayırıp mesleğin inceliklerini de öğreteceğim deyince orada çalışmaya ikna olduk.
Hakikaten de sözünü tuttu. Gerek Hipp Bebek Mamaları’nda gerekse sonradan çalıştığım benim de kurucuları içinde yer aldığım Orsa Halkla İlişkiler Şirketi’nde bütün boş zamanlarında ben sordum, o bıkmadan usanmadan anlattı. Anlattıklarını uygulayıp, hayata geçirmem için de fırsatlar verdi. O günden sonra da hep mentorluk yaptı bana. Onun yön göstericiliği iş hayatımda her zaman en büyük desteklerimden biri oldu.
Mezun olduğum Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde 2005 yılında aynı sahneyi paylaştık. Üniversite’nin 50. yılında okula iletişim alanında yaptıkları ile değer katan kişilere verilen “Onur Belgesi”ne birlikte layık görülmemiz benim için olduğu kadar Salim Bey için de çok anlamlıydı. Yıllar içinde yaptıklarımla, başarılarımla hep gurur duydu. Beni hep daha ilerisi için motive etti. O mesleki bilgisinin dışında özellikle gençlere verdiği destekle de iletişim mesleğinin duayenlerinden biri.
Son olarak Türkiye’de halkla ilişkiler mesleğinin algısını ve sektörün gücünü artırma yolundaki çalışmalarını hızlandıran İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği (İDA) tarafından Meral Saçkan’la birlikte şeref kürsüsüne seçildi. İletişim sektörünün dünyadaki yönelimini görerek sektörün uluslararası hizmet standartları ile tanışmasını sağlaması, bu alanda Türkiye’de öncü rol oynaması ve “stratejik iletişim” kavramını temsil eden çalışma yöntemini bir disiplin olarak iletişim sektörüyle tanıştırarak, “itibar yönetimi” anlayışını iş dünyasına benimsetmesi ile bu ödüle layık görüldü. Ayrıca bu ödüle layık görülmesinde önce PRCI, sonra İDA’nın kurulması için büyük emekler vermesi de etkili olmuş. Bence Salim Bey yüzlerce iletişimciye rol model olması ve mentorluk yapmasıyla da bu ödüle layık bir iletişimci aynı zamanda. Bu satırlar aracılığı ile ben bir çok meslektaşımın duygularına tercüman olayım ve iyi ki varsınız Salim Kadıbeşegil diyerek sözlerimi bitireyim. Genç nesillere örnek olan çizginizle daha nice iletişimciye rol model olun, sektörümüze değer katmaya devam edin...