Günümüzde çalışan mutluluğu gittikçe önem kazanan bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Şirketler, müşteri memnuniyetinin olduğu kadar çalışan memnuniyetinin de değerini anlamaya başladı ve artık bir çok firma iç iletişimi önemli bir gündem maddesi olarak görüyor. Firmalarda Kurumsal İletişim Departmanları, İnsan Kaynakları Departmanları ve hatta son dönemlerde Mutluluk Departmanları bu konuda konunun muhatabı olarak karşımıza çıkıyor ve çalışan memnuniyetini arttırmaya yönelik birçok çalışmaya imza atıyorlar.
Ancak bu çalışmalar tüm iyi niyetli çabalara rağmen maalesef her zaman hedef kitlesine ulaşamıyor. Tüm bu departmanların büyük bir özveri ile hazırladıkları organizasyonlara zaman zaman çalışanlar tarafından yeterli katılım olmayabiliyor. Oysaki yapılan çalışmaların boşa gitmemesi ve organizasyonlara çalışanların katılımının sağlanabilmesi için bu çalışmaların pazarlamadaki ürün tutundurma stratejisine paralel bir yapıda yönetilmesi gerekiyor. Peki o zaman çalışanların iç iletişime yönelik faaliyetlere katılımını sağlamak için neler yapmalıyız? Ürünümüzü nasıl sunmalı, katılım için onlarda nasıl istek yaratmalıyız?
Öncelikle iç müşterilerimizi ikna edebilmek ve organizasyonlarımıza katılımlarını sağlayabilmek için her yaptığımız faaliyet için birbirinden bağımsız ve eşgüdümlü iletişim kanallarını kullanacağımız programlar hazırlamalıyız. Her bir organizasyonumuzu da reklam, kişisel satış, halkla ilişkiler ve satış teşvik uygulamaları ile de desteklemeliyiz.
Yapacağımız faaliyeti çalışanlarımıza mutlaka afiş gibi görsel bir formatla duyurmalıyız. Bu görseller de fark yaratan, yaratıcılık yönü olan çalışmalar olmalı ki dikkat çekebilsin. Yoksa artık kuru kuruya yazılmış duyuru metinleri ile hedef kitleye ulaşma devri çoktan kapandı. Hele hele organizasyonlarınız için standart bir yazı yazıp sadece mail yolu ile hedef kitlenizi çağırmak baştan yenilgiyi kabul etmek demek. Her yerden mail bombardımanına tutulduğumuz günümüzde okumadan çöp olan bir çok mailimiz var.
Her organizasyon için firma içinden kanaat önderi olacak kişileri seçip öncelikle onları ikna ederek katılımlarını sağlamak ve organizasyon öncesi bu kişilerin organizasyona katılacaklarını fısıltı gazetesi ile duyurmak da çok önemlidir.
Yaptığımız organizasyonun kalitesi de daha sonraki katılımları sağlamak için önemlidir. Bu yüzden ilk organizasyon sonrası programın içeriğine ve kalitesine yönelik bilgileri farklı iletişim kanallarında çalışanlarla paylaşmak bir dahaki organizasyona katılımı sağlamak için özendirici olacaktır.
Organizasyonlarımızda konuyla bağlantılı hediyeler vermek, eşantiyon dağıtımları yapmak, kuponlar, hediye çekleri vermek, yarışma ve oyunlarla beraber çeşitli animasyonlar yapmak da katılımı arttırmak için uygulanan etkili yöntemlerden biridir.
Yapılan her organizasyon sonrasında çalışanların beklentilerinin karşılanıp karşılanmadığını ölçmek, önerilere kulak vermek ve bu öneriler ışığında daha sonraki organizasyonları planlamak da yaptığımız organizasyonlara ileride daha fazla katılım olmasını sağlamak için faydalı olacaktır. Unutmamak gerekir ki tutundurma çalışmalarında karşılıklı ve doğru bir iletişim akışı her şeyden önemlidir.
Yine organizasyon sonrasında katılanlardan alınan geri bildirimleri farklı iletişim kanallarında paylaşmak konuyu gündemde tutmak ve bir dahaki katılımı daha da arttırmak için etkili yöntemlerden biridir.
Ayrıca farklı departmanlarda çalışanların arasından bizimle işbirliği yapacak kişileri belirleyerek organizasyonumuzla ilgili duyuruların onlar tarafından da yapılmasını sağlamak ve özellikle büyük organizasyonlarda departman yöneticileriyle görüşerek çalışanların katılımı konusunda destek istemek de bu süreci yönetmede etkili olacaktır.
Sonuç olarak gerek İnsan Kaynakları gerekse de Kurumsal İletişim Departmanı olarak yaptığımız etkinliklere katılımı arttırmak istiyorsak mutlaka iletişimi odağımıza alıp, pazarlama ve ürün tutundurma taktiklerini uygulayarak fark yaratmamız gerekiyor.