
Zamanın değişen şartlarına ayak uydurabilmek için her meslek grubundan çalışanların kendini yeni şartlara göre adapte etmesi çok önemli. Çünkü günümüzde yeni şartlara adapte olamayan geride kalıyor, iş yapış biçimini güncellemeyen de önce eski moda oluyor, sonra da maalesef tedavülden kalkmak zorunda kalıyor. Bu açıdan bakıldığında iletişimcilerin kendini sürekli güncellemesi, yenilikleri benimsemesi ve aynı zamanda girişimci olması gittikçe daha da önemli hale geliyor. İster bir kurumun iletişimcisi olsun ister kurumlara hizmet veren bir iletişim firmasının temsilcisi olsun bir iletişimci mutlaka bir girişimci gibi hareket etmeli. Temsil ettiği ve danışmanlık verdiği kurumun ihtiyacı olan iletişim hizmetlerini verebilmek için yaratıcı çözümler bulmalı, maddi veya manevi kazanç sağlamayı hedeflemeli ve yeni bir iş fikrini gerçekleştirmek için yaptığı çalışmaları sürekli hale getirmelidir.
Girişimci iletişimci her zaman yaratıcı ve inovatiftir. Aynı konuya farklı yaklaşımlar getirmekten çekinmez. Rekabetten kaçmaz, aksine rekabeti kabul eder ve riske girmekten korkmaz. Sorumluluk üstlenmektense çekinmez.
Girişimci iletişimci yenilikçidir de aynı zamanda. Mevcut kaynaklarla yetinmez, hem bu kaynakların en verimli şekilde kullanılmasını sağlar, hem de yeni kaynaklar yaratmak için çabalar. Özellikle kısıtlı bütçeleri olan firmalar için girişimci iletişimcilerle çalışmak son derece önemli. Gelecekte kısıtlı bütçelerle büyük işler yapmanın yolunun iş birlikleri yapmak olduğunun farkında olan yenilikçi iletişimciler daha da önde olacak.
Girişimci iletişimciler, yeni bir iş fikri geliştirirken tüm ön hazırlık ve programlardan öncelikle kendini sorumlu hisseder. Kimden ve hangi alanlarda yararlanacağını baştan planlar. Belirlediği iş fikrinin uygulanabilirliğine önce kendisi inanır, gerektiğinde diğer kişileri ikna eder. İşin avantajlarını düşünürken, zorluklarını değerlendirir ve hazırlıklı olur. Motivasyonu hep yüksektir.
Geçmiş yıllarda inovasyon kavramı ya sadece ARGE bölümlerine özel, istisnai bir ürünü geliştirme olarak algılanır ya da çalışanların önerisini alıp ödül vermekle sınırlanırdı. Oysa şimdi girişimcilik ve inovasyon kavramları, şirketlerin tüm paydaşlarını bir araya getiren, iletişim ve bağlılık kültürünü destekleyen, ortak fikir geliştirme ve tabi ki hayata geçirme süreçleri olarak yorumlanıyor.
İşte bu önemli süreçte de girişimci iletişimcilere büyük iş düşüyor. Çünkü inovasyonu üründen hizmete iş hayatının her alanında hayata geçirebilen bireyler ve şirketler 4. Sanayi Devrimi’nin getirdiklerine ayak uydurmakta hiç zorlanmayacak. Bu yüzden özellikle kurumların itibarından sorumlu olan iletişimciler olarak eski köye yeni adetler getirerek yeni düzene ayak uydurmamız çok önemli. Hatta bütün bunların ötesinde hem kendi iş alanımızda hem de temsil ettiğimiz firmalarımızda yenilikçilik kültürünün ve kurumsal girişimciliğin oluşması için lider bir rol oynamak durumundayız.
Unutmayalım ki gelecekte fark yaratıp, bu farkı ifade edebilenler ayakta kalacak ve rakiplerinden ayrılarak gelecekte kendine yer bulacak...